Viyana ❤ Hallstatt
Bir çoğumuz görüp aşık olmuşuzdur Hallstat fotoğraflarına. Benim aşkım da bir fotoğraf ile başladı. Gitmeyi kafaya koymuştum ama yazın pırıl pırıl güneşli bir gün de mi yoksa karlar altında mı gitmeliydik bu masal köye?
İlk bahara girdiğimiz bir gündü ben yine gezi planı yaparken Hallstatt düştü aklıma, açtım Skyscanner’ı elim de olan tatil günlerini değerlendirip bayram tatilini fırsat bilip aylar sonrasına aldım biletleri. Mart ayında Eylül ayına bilet aldım dolayısıyla çok makul bir fiyata Avusturya’ya gittik. Viyana’ya gidiyorduk oradan da Hallstatt’a gidecektik ve benim pek fikrim yoktu açıkçası Viyana hakkında. Araştırmalara başladım.
Yine oteli de erken bir tarihte Booking’den ayarladık. Grand Ferdinand diye oldukça merkezde butik güzel bir otelde kaldık. Terasında şahane bir manzarası ve minik bir de havuzu vardı. 3 gece 4 gün kalacağımız için merkezde bir otel tercih ettik, her yere çok yakındı, metro dahil.
Viyana’ya gidene kadar açıkçası bu kadar güzel olabileceğini düşünmemiştim. Tarih kokan harika bir Avrupa şehri olduğuna emindim ama gidince hayran kaldık. Huzurlu sessiz sakin sokakları, muhteşem bir mimari ve açık hava müzesi karşıladı bizi. Ahmet’te ben de müze gezmeyi çok sevmiyoruz o yüzden size şu müze bu müze diyemem ama önemli yapıları, parkları bahçeleri asla atlamıyoruz ❤
Bizim için bir de en önemli konu gittiğimiz şehirlerde ‘nerede ne yemeli ne içmeli’ 😋. Viyana için araştırma yaparken tabiki bol bol şinitzel tavsiyeleri okudum ve iki tane yere şinitzel yemek için haftalar öncesinden rezervasyon yaptırdım. İlki Griechenbeisl, online rezervasyon yaptırdım. Şinitzeli guzeldi. Porsiyonlar her yerde çok büyük. Çok aç değil iseniz 2 kişi bir porsiyonla rahat doyar.
İkinci ise meşhur Figlmüller. Haftalar öncesinden rezervasyon yaptırsamda yine de akşam için yer bulamadım ve öğlen yemeği icin yer ayırırttım. Yediğim en güzel şeylerden biri diyebilirim. Patates salatası var ki aman allahım şinitzelden daha güzel. Şöyle bir durum var ki tavuk istiyorum diye belirtmezseniz asıl şinitzel domuz etinden yapılıyor uyarmadı demeyin. İlk ve en eski şubesi olan yerde yemek istiyorsanız rezervasyon şart. Ben o dönem yeni hamile olduğum için alkol almadım ama bir ev yapımı üzüm suyu var ki ahh ahh. Bu kadar bahsetmişken ne kadar lezzetli olduğunu anladınız sanırım, biz de bu güzelliği bir kez daha yaşamak istedik ve ertesi gün yine aynı yemekleri yedik, hemen ilerisinde bir şube daha açmışlar orada yer bulmak mümkün aklınızda olsun.
Sacher de Sacher Turta yemeden dönme dediler afiyetle onu da yedik, biraz sıra bekliyorsunuz ama değer. Tatlılar her yerde muhteşem, bol bol yemeli..
Kızımızla ikinci tatilimizdi, 8 haftalık hamileydim bizi hiç üzmedi. Kilometrelerce yürüdük kaybolduk, yorulduk bulduğumuz yeşil alana yattık tam bir Avrupa şehri.
Avrupa şehirlerinin en sevdiğim tarafı şehir içinde bol yeşil alan💚
Eylül ayının ortasında neredeyse 30 derece sıcaklığı hayal etmemiştik ama şansımıza hava şahaneydi. Schonbrunn Sarayı’nin bahçesine muhakkak gidin. Biz hayran kaldık.
Sarayın bahçesi bence saraydan daha güzel 😍
Bir akşam Prater Park’a gittik çok büyük ışıl ışıl bir lunapark, sadece dönme dolaba binip şehri tepeden seyrettik ama adrenalin sevenler için seçenek çok.
HALLSTAT ❤
Gelelim Hallstatt kısmına. Açıkçası gidene kadar araştırma yapmış olsamda Viyana-Hallstatt arası ulaşım için çok içime sinen bir bilgi bulamadığım için bu işi Viyana’dan halletmeye karar verdim. Salzburg Hallstatt’a daha yakın olduğu için hep ulaşım bilgileri bu doğrultudaydı araştırdığımda. Tek bildiğim en mantıklı yol tren ile ulaşımdı ve bizi uzun bir tren yolculuğu bekliyordu. Sabah erkenden kalkıp merkezi tren istasyonuna gittik. Bilet satış ofisinden Hallstatt’a nasıl gidilir dedik ve hemen biletlerimizi aldık. Tek aktarma yaparak yaklaşık 3 buçuk – 4 saat süren bir yolculuk bizi bekliyordu. Söylemem lazım ki biraz da pahalı bir yolculuk bizi bekliyordu. Son dakika aldığımız için biraz daha pahalıya almış olabiliriz tabi ama o minik masal kasabasını görmeden dönmeyeceğim kesindi 😍
Wien Hbf istasyonundan binip yaklaşık iki saat sonra Attnang-Puchheim Bahnhof istasyonuna gelip oradan aktarma ile yine yaklaşık iki saat süren bir yolculuk sonrası Hallstat tren istasyonuna variyorsunuz. Tam filmlerde gördüğümüz, dağların arasında minicik bir istasyon.
Tren yolculuğu boyunca da sizi şahane manzaralar bekliyor 💙 Trenden inip bizi karşı kıyıda kalan Hallstatt’a götürecek olan su motoruna biniyoruz. Gidiş dönüş bileti alıp biner binmez zaten kendimizi manzarada kaybediyoruz. Kısa süre sonra minik cennete varıyoruz. Resimlerde gördüğümüz cennetteyiz. Dönüş saatleri iskelede yazıyor. Son tren saati 18:48’di bizim gittiğimiz dönemde. Sizi karşıya istasyona geri götürecek olan motor saatleri trenlere göre ayarlanıyor zaten kaçırırız treni diye korkmayın sakin.
Bulduğumuz ilk yerde bir şeyler atıştırıp dolaşmaya başladık. Fotoğraf çekmekten başımız döndü tabi. Bir baştan bir başa yürümek yarım saat sürmez sanırım o kadar küçük bir köy. Hava o kadar güzeldi ki kaç kere yürüdük aynı yolu bilmiyorum. Bol bol fotoğraf çektik manzarayı seyrettik.
Biraz tepelere çıktık, minik hediyelikler aldık derken saatler geçmiş. Kalınır mı derseniz bence 1 gece kalınabilir sabah o manzaraya uyanmak adına. Oldukça sakin sessiz bir yer. Fazla aktivite yok, cok fazla konaklama seçeneği de yoktu araştırma yaparken. Biz kalmayı tercih etmedik. Gölde bisiklet turu yapanlar vardı, tuz madeni de keyifli bir turmuş ama ben hamile olunca biz biraz daha ağırdan alıp dolaşmayı tercih ettik 😊
Doya doya saatlerce gezdik ve geldiğimiz aynı yoldan geri döndük. Değer mi? Kesinlikle ❤ Fotoğraflar zaten başlı başına her şeyi anlatıyor öyle değil mi..
Şahane bir 3 gece 4 gün geçirdik. Viyana için en az 3 gün derim, Hallstatt’a ise bir daha gidersem karlar altında görmek isterim ❤
Zeynep 🎈